|
|
|
Rekor büyüme
|
|
Türkiye ekonomisi ikinci çeyrekte de çift basamaklı büyüme kayderek, Çin ile aynı seviyeye geldi.
Türkiye ekonomisi ilk çeyrekte olduğu gibi ikinci çeyrekte de çift basamaklı büyüme kaydetti. İlk çeyrekte Çin’in gerisinde kalan Türkiye gayri safi yurtiçi hasılası (GSYH), bu kez beklentilerin üzerine çıktı ve yüzde 10.3 büyüyerek Asya devini yakaladı. Verinin açıklamasından sonra ekonomist ve analistlerin yıl sonuna ilişkin büyüme tahminleri yukarı yönde revize edildi.
Türkiye ekonomisi 2004 yılından bu yana ilk kez arka arkaya iki kez çift haneli büyümeye ulaşılmış oldu. GSYH, cari fiyatlarla bir yıl öncesine kıyasla yüzde 17.1 büyürken Türkiye ekonomisinin büyüklüğü 268 milyar 495 milyon lira oldu.
Bu da ekonominin büyüklük açısından Lehman Brothers’ın batışıyla derinleşen küresel kriz öncesine döndüğü anlamına geliyor. Uzmanlar, ortaya çıkan tabloda baz etkisinin de rolü olduğuna dikkat çekti. Yılın ilk yarısındaki GSYH büyüme oranı ise sabit fiyatlarla yüzde 11 oldu.
ÇARKLAR YENİDEN DÖNÜYOR
Ekonomistler, ikinci çeyrekte özellikle mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH’deki artışa dikkat çekti. Bu oran, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 3.7 arttı. Ekonomistler bunu ekonomide çarkların yeniden dönmeye başlaması olarak yorumluyor.
Finansbank Başekonomisti İnan Demir, ilk çeyrekte mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH’nin sadece yüzde 0.1 büyüdüğünü ve o dönemde “ekonomideki büyüme ivmesi durma noktasına geldi” yorumları yapıldığını hatırlatırken, “ Bence bir önemli nokta; yüzde 3.7’lik çeyreklik büyüme ile birlikte Türkiye 2008-2009 krizinde kaybettiği GSYH’yi yerine koymuş oldu. Mevsimsellikten arındırılmış GSYH, 2008 birinci çeyreğindeki zirve noktasının üzerine çıktı yani Türkiye ekonomisi Lehman öncesine döndü diyebiliriz” dedi.
Demir, yılsonu için GSYH büyüme tahminlerinin yüzde 6.2 olduğunu ancak son veriyle bunun yukarı çekilebileceğini belirtti. Dolar cinsinden GSYH ise ikinci çeyrekte yüzde 19.1 arttı. İlk çeyrekte bu oran yüzde 27.1 olmuştu.
TÜİK ayrıca 2009 ilk çeyrekteki yüzde 14.5 daralmayı yüzde 14.6, 2009 ikinci çeyrekteki yüzde 7.7 daralmayı yüzde 7.6, 2009 üçüncü çeyrekteki yüzde 2.9 daralmayı ise yüzde 2.7 daralma olarak revize etti.
HEDEF BÜYÜMEYİ ARTTIRMAK
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, büyümenin ikinci çeyrekte ilk çeyrekte olduğu gibi iç talep kaynaklı olduğunu belirterek, Türkiye’nin önümüzdeki dönemdeki temel hedefinin, uzun dönemli kamu mali dengelerini bozmadan, yatırımların ve büyümenin istikrarlı bir şekilde artırılması ve son dönemde gözlenen istihdam artışının kalıcı kılınması olduğunu söyledi. Babacan, ikinci çeyrek büyüme rakamlarını değerlendirdiği yazılı açıklamada, “2010 yılı ikinci çeyreğinde Türkiye, Çin ile aynı oranda büyüme kaydederek G20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülke olmuştur” dedi.
OVP BELİRLEYİCİ
Bakan Ali Babacan Türkiye ekonomisinin olumlu performansında geçen yıl eylül ayında açıklanan Orta Vadeli Program’ın (OVP) önemli ölçüde belirleyici olduğunu söylerken, “Program, kamunun mali kaynaklar üzerinde baskısının azaltılarak, özel kesimin kredi kanallarına ulaşımının artırılması yoluyla tekrar hızlı bir büyüme trendinin yakalanmasını hedeflemiştir. OVP; ekonomik politikalara ilişkin belirsizliği kısa sürede ortadan kaldırarak üretim sektörlerinin, dış piyasaların, tüketicilerin ve yatırımcıların güvenini tesis etmiş ve ekonominin hızlı bir şekilde canlanmasına katkı sağlamıştır” dedi.
KUR VURGUSU
Babacan, küresel büyüme görünümüne ilişkin belirsizliklerin ön plana çıktığını vurgularken, “Orta-uzun vadede dünya ülkelerinin ekonomik performansında büyük ölçüde mali sürdürülebilirlik, bankacılık sektörü sağlamlığı ve güçlü bir özel talebin varlığı belirleyici olacak... Mali disiplinin korunmasının, hem büyümenin kaynağı olan yatırımların sürdürülmesi, hem de cari işlemler dengesinde sürdürülebilirliğin sağlanması için ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır” dedi. Babacan, Türkiye’yi güçlü kılan diğer önemli unsurların serbest kur rejimi, enflasyon hedeflemesini esas alan para politikası ve Merkez Bankası’nın para politikasını önemli ölçüde kurumsallaştırılması olduğuna da dikkat çekti.
BÜYÜMENİN LOKOMOTİFİ İNŞAAT OLDU
Ağırlıklı olarak iç talebe bağlı olan büyümede lokomotif sektör inşaat oldu. Sektör ikinci çeyrekte geçen yıla kıyasla yüzde 21.9 büyüme kaydetti. Aynı dönemde imalat sektöründeki büyüme ise yüzde 15.4 oldu.
Büyüme oranı tarım, avcılık ve ormancılıkta yüzde 0.6, madencilik ve taşocakçılığında yüzde 14.2, elektrik, gaz, sıcak su üretimi ve dağıtımında yüzde 8.3, toptan ve perakende ticarette yüzde 14, oteller ve lokantalarda yüzde 3.2, ulaştırma, depolama ve haberleşmede yüzde 10.2, mali aracı kuruluşların faaliyetlerinde yüzde 8.8, konut sahipliğinde yüzde 2.6, gayrimenkul, kiralama ve iş faaliyetlerinde yüzde 8.2, kamu yönetimi ve savunma zorunlu sosyal güvenlikte yüzde 0.5, eğitimde yüzde 1.2, sağlık işleri ve sosyal hizmetlerde yüzde 2.4, diğer sosyal, toplumsal ve kişisel hizmet faaliyetlerinde yüzde 3.1, eviçi personel çalıştıran hane halklarında yüzde 7.1, dolaylı ölçülen mali aracılık hizmet-lerinde yüzde 15.2, vergi sübvansiyonlarda ise yüzde 14.1 oldu. Sabit fiyatlarla sektörlerin GSYH içindeki paylarında en yüksek oran yüzde 25.7 ile imalat sanayiine ait. Bunu yüzde 14.9 ile ulaştırma, depolama ve haberleşme, yüzde 13.1 ile toptan ve perakende ticaret takip etti.
YAVAŞLAMA OLUR
T-Bank başekonomisti Dr. Veyis Fertekligil, inşaattaki çift haneli artışın dikkat çekici olduğunu vurgularken, “Veriler ekonominin kriz öncesi rakamlara döndüğünü göstermekte. Özel sektör yatırımlarının yüzde 30’un üzerinde büyümesi ve kamu yatırımlarında da tekrar büyüme eğilimine geçilmesi dikkat çekici” dedi. Fertekligil, baz etkisinin azalması, iç talepteki artışın ivme kaybetmesi olasılığı ve küresel ekonomideki toparlanma hızının yavaşlamasına bağlı büyüme hızının yavaşlamasını beklediklerini de ekledi.
Bakanlar yılsonu büyüme tahmini için hâlâ muhafazakâr konuşuyor
Ekonomist ve analistler yavaş yavaş yıl sonu büyüme beklentilerini yukarı yönlü revize ediyor. Ancak hükümet tarafında ekonomi yönetimindeki isimler bu konuda daha temkinli. En cesur tahmin, Sanayi Bakanı Nihat Ergün’den geldi. Ergün, yıl sonu büyümenin yüzde 7 olabileceğini söyledi. Dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ise Türkiye’nin yıl sonunda rahatlıkla hükümetin daha önceki tahmini olan yüzde 6 civarında bir büyüme oranını yakalayacağını belirtti.
Çağlayan, bir ay önce yaptığı tahminlerde büyüme rakamlarının çift haneli olacağını belirttiğini anımsatarak, “İhracattaki gelişmeler, üretim ve istihdamdaki rakamlarla bunu tespit etmiştik” dedi.
İHRACAT 76 MİLYAR DOLARI AŞTI
“Avrupa pazarındaki yavaşlama normale dönseydi bu büyüme aslında çok daha fazla olabilirdi”diyen Çağlayan, ihracattaki artış hızının devam ettiğini ifade etti. Çağlayan, “1 Ocak-13 Eylül itibariyle ihracatımız 76 milyar doları geçti” derken tarım ürünleri ihracatının toplamdaki payının yüzde 13 civarı olduğu bilgisini verdi.
GÜÇLÜ İYİLEŞME SÜRÜYOR
Türk Sanayicileri ve işadamları Derneği (TÜSİAD), TÜİK tarafından açıklananikinci çeyrek GSYH sonuçlarının beklenenden iyi gelmesine bağlı yıl sonu büyüme tahminin9i yüzde 5.5’ten yüzde 7’ye revize ettiğini açıkladı.
TÜSİAD’dan yapılan yazılı açıklamada, “Büyümenin bu denli güçlü olmasında baz etkisinin yanısıra, iç talebin canlılığı ve özel sektörün yatırım harcamalarında ve sanayi katma değerinde görülen hızlı artış temel etkenler olmuştur. Ancak, üçüncü ve dördüncü çeyrekte baz etkisinin azalması ile Türkiye ekonomisinin tek haneli büyüme rakamlarıyla büyümeyi sürdüreceği beklenmelidir” denildi.
Küresel ekonomideki kırılganlıkların halen devam etmesi, içeride ise mali kuralın yasalaşmasındaki gecikmenin yaratacağı güven sorunlarına dikkat çeken TÜSİAD, “Orta Vadeli Program’ın disiplin içinde yürütülmesi ve artan ithalat talebine bağlı olarak cari işlemler açığı ve finansmanın kompozisyonuna ilişkin kırılganlıkların dikkatle izlemesi gerekmektedir” dedi.
MERKEZ FAİZE DOKUNMAZ
Ekonomistler, ikinci çeyrekteki güçlü büyüme rakamına karşılık Merkez Bankası’nın gösterge faiz oranında bir değişikliğe gitmesinin beklenmediğine dikkat çekti. Finansbank’tan İnan Demir, “Bence TCMB bu çeyrekteki güçlü büyümeden ziyade yılın ikinci yarısında küresel büyümedeki yavaşlama ve onun büyüme üzerindeki etkilerine odaklanmayı daha çok tercih edecek. O yüzden bu verinin ardından politika duruşu açısından bir değişiklik beklemem” dedi.
TÜRKİYE G 20'DE YİNE İKİNCİ
İlk çeyrekte G20 ülkeleri arasında Çin’den sonra ekonomisi en hızlı büyüyen ikinci ülke olan Türkiye, bu çeyrekte de Arjantin’in gerisinde kaldı. Notçular şimdilik Arjantin’e daha cömert
İkinci çeyrekte ulaştığı büyüme rakamı, Türkiye ekonomisinin büyüklüğünü 2008’de Lehman Brothers’ın batmasından önceki seviyeye geri getirdi. Ancak Türkiye, en büyük 20 ekonomiden oluşan G20’ler içerisinde büyüme hızı açısından ikinci sırada yer almaktan kurtulamadı. İlk çeyrek sonunda G20 ülkeleri arasında Çin’den sonra en hızlı büyüyen ekonomi olan Türkiye, ikinci çeyrekte bu kez yüzde 11.1’lik büyüme kaydeden Arjantin’in gerisine düştü.
Arjantin’deki büyüme de tıpkı Türkiye’de olduğu gibi ağırlıklı olarak iç talepten kaynaklandı. Kredi derecelendirme kuruluşları, Arjantin ekonomisinin performansını not artırımlarıyla ödüllendiriyor. Arjantin’in uzun vadeli döviz cinsi kredi notunu iki ay önce artıran Fitch’in ardından dün de Standard&Poor’s ülke için not artırımı açıkladı. S&P, Arjantin’in kredi notunu güçlü ekonomik büyüme ve azalan borç yükünü gerekçe göstererek bir kademe yükseltti. Görünümü ise durağan olarak belirledi. Hükümet tahminlerine göre bu yıl yüzde 9 büyümesi beklenen Arjantin’in notu “B-” seviyesinden “B”ye yükseldi. Ancak yine de Türkiye gibi yatırım yapılabilir seviyenin altında kaldı.
SEÇİM ÖNCESİ ARTTIRIM ZOR
Analistlerin görüşü ise Türkiye’nin GSYH büyümesindeki performansının kredi derecelendirme kuruluşları tarafından Arjantin gibi ödüllendirilmeyeceği yönünde. Royal Bank of Scotland (RBS) stratejisti Timothy Ash, dün verinin ardından yayımladığı notta bu konuya dikkat çekti. “Referandum sonuçlarıyla GSYH verilerinin birleşmesiyle Türkiye’nin gereğinden düşük olan kredi notunun önümüzdeki aylarda artırılabileceğine dair spekülasyonlar yeniden canlandı” diyen Ash, ancak S&P ve Moody’s gibi kuruluşların seçimden önce bu yönde bir hamle yapmasını beklemediğini de sözlerine ekledi.
Ash, “Hükümetin mali kuralın yasalaşmasını bekletme kararı seçimlerden önce erken not artırımının tabutuna son çiviyi çaktı. Boğa piyasası oyuncuları AK Parti’nin referandum zaferinden sonra genel seçimler için pozisyonunun güçlendiğini, mali disiplini gevşetme eğiliminin zayıfladığını söyleyebilir. Konu Türkiye olunca aşırı temkinli davranan derecelendirme kuruluşları seçim öncesi artırıma sıcak bakmaz” dedi
HER KOYUN KENDİ BACAĞINDAN ASILIR
Bank of America Merrill Lynch Küresel Araştırma Birimi tarafından hazırlanan Küresel Ekonomi Raporu’nun sonuncusunda gelişmiş ülkelerin büyük kısmının hâlâ Lehman Brothers’ın batışından bu yana toparlanma çabalarının sürdüğüne dikkat çekilirken, gelişmekte olan bazı ülkelerin ise farklı viteste hareket ettiği vurgulandı.
Raporda, Euro Bölgesi ülkelerinde IMF ve Dünya Bankası’nın geleneksel ilacı şok terapinin uygulandığı, Almanya gibi başka ülkelerde ise yavaş geçiş politikalarının tercih edildiği vurgulandı.
Raporda dünyanın değişik bölgelerinde ekonomik toparlanmanın farklı hızlarda ve farklı yöntemlerle sağlanmaya çalışıldığı belirtildi. ABD’de Kongre seçimleri öncesinde Başkan Barack Obama’nın açıklamaya başladığı kamu harcaması planlarının etkisinin gözardı edilebilecek kadar küçük olduğuna dikkat çeken rapor, İngiltere’de ise iç talepteki artışa karşılık enflasyon ve ithalatta hızlı artışın risk oluşturduğu belirtildi. Hindistan ve Çin hariç Asya kıtasında sabit getirili yatırım araçlarına olan ilginin beklentilerin ötesinde olduğu belirtilirken, Japonya’nın ise yen’deki değerlenme dolayısıyla mevzi kaybettiği, eninde sonunda piyasaya müdahale etmeye mecbur olacağının altı çizildi.
ÇİFT DİP RİSKİ AZALIYOR
Hemen herkes yılın ikinci yarısında büyüme oranlarının ilk yarıdaki kadar parlak olmayacağı konusunda hemfikir. Ancak ikinci dip yaşanacağına dair endişeler yavaş yavaş dağılıyor. Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Dominique Strauss-Kahn, önceki gün yaptığı açıklamada, çift dip riskinin gerçekleşeceğine inanmadığını söyledi. Gelişmiş ülkelerde istihdam yaratma konusunda yetersiz kalan ekonomik toparlanmanın hızı konusunda endişeleri bulunduğunu söyleyen Strauss-Kahn, Ancak “Elbette bu durumdan emin olmak imkansız, her zaman riskler var ancak gerçekten bunun olacağına inanmıyorum” diye konuşmuştu.
Öte yandan IMF, haftasonu yaptığı açıklamada ikinci yarıda büyüme hızında yavaşlamanın kaçınılmaz olacağına dair bir açıklama yaptı. G20 ülkelerinin maliye bakanlığı yetkilileri için hazırlanan raporda IMF, tahvil piyasalarındaki türbülans ve finans sektöründe zayıflığın devam etmesi nedeniyle yılın ikinci yarısında ve 2011’in ilk yarısında büyümenin hız keseceğini vurguladı. Aynı raporda gelişmiş ekonomilere ihracatlarını artırma ve bütçe açıklarını azaltma tavsiyesi yapılırken; Çin, Brezilya ve Hindistan gibi gelişen ülkelere de ihracat odaklı ekonomiden iç talep odaklı büyümeye geçiş yapmaları uyarısı yapılmıştı.(Milliyet)
|
|
|
|
|
|
|
|